Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takip eden yıllar, Amerika’nın dünya hegemonyasının en rahat dönemine girdiği yıllar olarak yaşandı.
Köpeksiz köyde değneksiz dolaşan Amerika, bu dönemi Amerikan küreselleşmesi süreci olarak yaşattı.
Amerikalı ve Avrupalı çok uluslu şirketlerin, ulus devletler üzerindeki hegemonyasını yaşadık.
Çok uluslu şirketler, ulus devlet pazarlarını ele geçirdi. Servet sınıfı, hiç yaşamadığı kadar pervasız, insanlığa karşı adaletsiz, emeğe karşı acımasız bir dönem yaşattı.
Çok uluslu şirketler ulus devletler içerisinde kaoslar yaratarak, sermaye yanlısı iktidarlar kurdular.
Sömürü ve zulüm finans kapitalin, temel araçları oldu.
Rahata kavuşan çok uluslu şirketler, finans sistemi aracılığı ile tefeciliğe dönüşen, para ilişkilerini, esas ilişki olarak yürüdüler.
Üretim yerine, para alıp para satmak, maharet olarak değerlendirildi.
Yeterince üretmeyen ve teknolojik gelişmeyi değil de para alıp satmayı önceleyen bir düzen kurdular.
Bu düzen, Çin’in üretim öncülüğünde, Rusya’nın silah üstünlüğü sayesinde, zorlanmaya başladı.
ABD, sözde ittifaklarını genişleterek, sözde meşruiyet alanlarını genişletmeye yöneldi. NATO ve Avrupa’yı kullanılarak, ilk engel gördükleri, Rusya’ya karşı stratejik kazanımlara gitmeyi öncelediler.
Ukrayna sorunu, yukarıda anlatmaya çalıştığım iklim içinde, sanki vücudun bir yerindeki enfeksiyon gibi, sorun alanına dönüştü.
Ukrayna-Rusya savaşı olarak, Batı kolektifinin önümüze koyduğu, Ukrayna sorunu tüm dünyanın sorunu oldu.
Savaş Batı kolektifi ve Rusya arasındaki bir savaştı. Öyle de devam ediyor.
Bu savaşta, Çin, Rusya’nın güvenlik teminatı gibi duruyorken, Batı kolektifin deki bağlar hızla çözülüyor.
Amerikan Başkanı Biden, Ukrayna savaşının başlangıcında, şu cümleyi kurmuştu.
“Putin’i alaşağı edeceğiz. Rusya’yı gerileteceğiz, Ukrayna savaşı ve yaptırımlarla yıpratacağız, Rusya’yı denetim altına alacağız”
Soğuk Savaş döneminde, yaptırımlara karşı bağışıklık kazanmış Rusya’nın, Batı Kolektifi ile savaşa çok iyi hazırlandığı, geçirdiğimiz 112 günün arkasında ortaya çıktı.
Dünya ticaretinden, Rus enerjisini ve ürettiklerini çıkardığınızda, dünyada, nasıl bir krize girdiğini, henüz yeni anladılar.
Dünyanın her yerinde enflasyon çok yükseldi. Bizim gibi aşırı borçlu ülkelerde, zıvanadan çıktı.
Estonya, Bulgaristan gibi ülkelerde, hükümetler düştü. Fransa’da hiçbir zaman bir araya gelemeyen sol birleşti. Amerikan küreselleşmecisi Macron çok zor duruma düştü.
Ukrayna savaşında, Batı medyası sayesinde, Rusya karşıtlığı histeriye dönüştü.
Histeri yaşayan ülkeler, siyasi krizlere girdi.
Avrupa Birliği için 51. Amerikan eyaleti söylemleri kullanıldı.
Reel politikadan çıkan Alman Sosyal Demokratlar Koalisyonu, sallanmaya başladı.
Başladı, çünkü yürütülen Ukrayna siyaseti, Amerika’nın çıkarlarını önceliyor, Alman sanayicisini zorluyordu. Çünkü Alman sanayicisinin ucuz enerjiye ihtiyacı vardı.
Rusya’dan ucuz enerji almak yerine yaptırım uygulamak, bumerang gibi gidip Alman sanayisini vurdu.
Zaten Amerika bir taş ile çok kuş vurmak için Avrupa’daydı. Alman sanayisini, pahalı enerji ile çalışır duruma sokarak rekabetten düşürmek, Rusya’yı da dış satımını engelleyerek, yıpratmaktı.
Alman Sosyal Demokrat Koalisyonunun, sallantıya girmesi bundandır.
Bir parantez de İngiltere’ye açmak gerekir.
İngiltere, Ukrayna savaşı süresince, savaşın orkestra şefi gibi görev yaptı. Sürekli Amerika’yı Rusya’ya karşı kışkırttı.
Savaş süresince sürekli Zelensky’i yönetti. Medya savaşının önderliğini yaptı. Rusya yenildi yalanlarını dünyaya yaymaya çalıştı.
Ukrayna’ya uzun menzilli füzeler verdi. Mühimmat verdi. Verdi de verdi. Yabancı savaşçıların maaşlarını İngiltere ödedi.
Lakin İngiltere’de Muhafazakâr Parti sallanmaya başladı. Boris Johnson ha düştü ha düşecek.
Amerika 50 milyar dolarlık silah, mühimmat ve istihbarat desteği verdi. Vermeye devam ediyor.
Bu 112 gün içinde, Rus ekonomisi savaşın başladığı güne göre daha sağlıklı hale geldi. Ruble değer kazandı. Enflasyon düştü.
Bunu gören Batı kolektifi şaşkın haldedir.
Çin ve Rusya arasındaki dayanışma Batı kolektifini çaresiz bıraktı. Rusya’dan ve ileri silahlarından ürktüklerini gizlemediler.
Rusya henüz Ukrayna’nın %20’sini kontrol altına aldı. Masaya oturmazsanız ilerlemeye devam ederim dedi.
Önümüzdeki günler, Batı kolektifi Ukrayna’yı değil kendini kurtarmanın telaşına düştü.
Rusya’nın dikte ettiği şartlarda, “barış masası”na oturacaklar.
Başta kabul etmediklerinin daha çoğunu, Rusya’ya vererek masadan kalkacaklar.
bulentesinoglu@gmail.com
