Gelenekten Geleceğe: Yüzyılın Mirası ve Gençlik

Gençlik, toplumların en dinamik ve yeniliğe en açık kesimini oluşturur. Tarihin erken dönemlerinden itibaren toplumsal ilerlemelerin başat aktörleri gençlerden oluşmuştur. Her kuşağın taşıdığı kültürel ve toplumsal kalıpların kabuk değişimi, kendilerinden sonra gelen genç kuşağın çağın gereksinimlerine göre şekillenen ihtiyaçları ve dünyayı bu ihtiyaçlar çerçevesinde algılamalarına göre değişikliğe uğramıştır. Eski ve yeni kuşaklar arasındaki bu ilişki, kimi zaman keskin kopuş ve ayrışmalara sahne olduğu gibi çoğu zaman kendileri arasında bir geçişkenliği ve sürekliliği de gösterir. Ünlü Rus edebiyatçı Turgenyev’in Babalar ve Oğullar romanında eski ve yeni kuşaklar arasında gösterilmeye çalışılan çatışma, gelenekselliğe ve eskiye dair olana karşı çıkış, gençliğin toplumsal motivasyonunu anlamaya dair önemli betimlemeler sunmaktadır. Ülkemizin önemli yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan’ın 2018 yapımı ödüllü filmi Ahlat Ağacı ise üniversiteden yeni mezun genç Sinan ile taşrada yaşayan babası İdris arasında yaşanan diyaloglarla kuşaklar arasındaki geçişkenliği anlamamıza yönelik önemli sanatsal mesajlar içermektedir.

Yüz Yılın Mirası

İki yüz yıla yaklaşan demokratikleşme ve bağımsızlaşma mücadelelerimizin hepsinde öncü kadroların gençlerden oluştuğunu görmek bu bakımdan şaşırtıcı değildir. Dünyanın değişen şartlarını en hızlı okuyabilen ve buna uygun değişiklik taleplerini toplum içerisinde en önce seslendirebilen kitle gençler olmuştur. Öyle ki, bahsettiğimiz iki yüz yıllık demokratikleşme ve bağımsızlaşma hareketlerimizin çoğu “Genç” Osmanlılar, “Genç (Jön)” Türkler olarak adlandırılmıştır. Yirminci yüzyılın başında gerek Anadolu topraklarında gerekse de tüm dünyada gerçekleşen devrim hareketleri içerisinde en önemlileri arasında yer alarak adını altın harflerle tarihe kazıyan milli kurtuluş mücadelemizin ve milli kurtuluş devrimimizin önder kadrolarında yine genç Kemalist devrimciler yer almıştır.

Bundan dolaydır ki, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, gerçekleştirdiği devrimleri ilerletme görevini gençlere vermiş, Gençliğe Hitabe başta olmak üzere Bursa Nutku gibi ünlü söylev ve demeçlerinde gençliğin devrimci ve yurtsever özelliklerine vurgu yapmıştır. Cumhuriyetimizin ilk yüz yılı, Gazi Paşa’dan aldıkları sorumluluk ve çağın gereklerine uygun toplumsal ilerleme amacını kavramış genç kuşaklarla; geleneksel yapıda ısrarcı, Cumhuriyet devriminin önemini ve tarihsel mirasını yok etmek isteyen gerici toplumsal koalisyonlar arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Cumhuriyet’in Millet Mekteplerinde, Köy Enstitülerinde, Mülkiye ve DTCF’de yarattığı idealist, yurtsever gençlik, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin sigortası olmuştur. Gençliğin Cumhuriyet karşıtı gerici öbeklere karşı verdiği mücadele, 1960’lı yıllarda dünyada yükselen sol/sosyalist dalgayla da buluşmuş, Kemalist devrimin tarihsel birikimi toplumun geniş emekçi kesimlerinin ekonomik ve siyasal taleplerini politikleştirebileceği devrimci bir siyasal hatta karşılık bulmuştur. “68’liler” olarak tarif edilen gençler, bu siyasal hattın öncü kadroları haline gelmiş ve halkla yakın temas kurarak hızlı ve etkili bir şekilde kitlesel yürüyüş, toplantı ve gösteriler düzenleyebilecek güce ulaşmışlardır.

Emperyalizm, gençliğin kitleselleşen bu yurtsever sol mücadelesini kırabilmek için ülkemizde gericiliğin tüm siyasal bileşenleriyle ittifaklar kurmuş, “yeni 31 Mart Vakaları” yaratmak için 1969 yılında “Kanlı Pazarlardan” 1978-1979 yıllarında yaşanan Çorum ve Maraş Katliamlarına, oradan 1993 yılında tertiplenen Madımak Katliamına kadar yükselen Kemalist-Sosyalist dalgayı kırmaya çalışmıştır. En son yakın dönemde AKP iktidarı tarafından devletin önemli kademelerine yerleştirilen FETÖ’nün Ergenekon-Balyoz kumpaslarına ve 15 Temmuz 2016 yılında gerçekleştirdiği hain darbe kalkışmasına karşı dik duruş gösteren yine ülkemizin yüz yıllık devrimci birikiminden beslenen ülke gençliği olmuştur.

Aydınlarımızın ve yurtsever askerlerimizin hapsedildiği, milli bayramlarımızı kutlamamızın yasaklandığı, AKP’nin FETÖ ile birlikte yürüttüğü siyasal İslamcı siyasetin toplumun gündelik yaşamına ve bireysel tercihlerine müdahale ettiği bir dönemde yaşanan Gezi Parkı protestoları, ülke gençliğinin baskıya, zulme, emperyalizmle iş birliği içindeki gerici öbeklere karşı kalkıştığı önemli bir başkaldırıdır. Emperyalizm tarafından beslenen terör örgütü PKK ile AKP iktidarının oturduğu masanın dağıtılmasında, FETÖ’nün Amerikancı bir terör örgütü olduğunun kavranılmasında ve her türlü kara propagandaya rağmen Cumhuriyeti yaşatacak yurtsever bir damarın Türkiye’de “öldürülemeyeceğinin” anlaşılmasında Türk gençliği yüz yıl önce olduğu gibi vazifeye atılmış ve Büyük Devrimciye olan sorumluluğunu yerine getirmiştir.

Yeni Yüzyılı Geçmişten Kuvvet Alarak Yazmak

Jön Türklerden Kemalist devrimcilere, Cumhuriyetin aydın kuşağından 68’lilere, özelleştirmelere ve cumhuriyet kazanımlarının yabancı sermayeye peşkeş çekilmesine karşı çıkan 1989 Bahar hareketliliğinden, 2009 Tekel Direnişlerine ve 2013 Gezi Parkı’na, milli bayramlarımızı yasaklamaya kalkan karşı devrimci güçlere karşı 2012’de Ulus’ta, Taksim’de, ülkemizin dört bir yanında verilen mücadelelere varıncaya kadar ülke gençliği geçtiğimiz yüzyıla silinmeyecek onurlu bir iz bırakmıştır.

Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılı, en az geçtiğimiz yüz yıl kadar çetin mücadelelere sahne olacaktır. Emperyalist-Kapitalist merkezlere bağımlı bırakılan ülke ekonomisi, düzen içi ittifakların alternatifsizliğine terk edilen ülke siyaseti ve her geçen gün artan siyasal İslamcı gündelik hayat dayatması halkımızı umutsuzluğa sevk etmektedir. Önümüzdeki yüz yılda ülke gençliğine yine önemli sorumluluklar düşmektedir. 100 yılı aşan tarihsel birikimimizi bilimsel sosyalizmin ışığında dünya ve ülke okumalarımıza rehber olacak bir siyasal programla topluma sunacak ve “kanserden kaçarken sıtmaya razı edilmek istenen” halkımıza gerçek bir alternatif oluşturacak mücadelenin motor gücü yine gençler olacaktır.

Bugün ülkemizin geleceği, gençliğin geleceğine bağlanmıştır. Ülke gençliği kendi geleceğini de ülkesinin geleceğini de kazanacaktır. Önümüzdeki yüz yıl bu zaferin yüz yılı olacaktır.

Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm.

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir